4 Eylül 2011 Pazar

MEVSİM


Bir rüzgar gibi yaşayabilmek
Yanlızca esip geçmek
Durmaksızın dolaŞmak
Kimseye hiçbir şeye takılmadan
Bir güneş gibi doğmaksa
Her sabah uyanmak
Yeni bir nefesle
Hep yeni insanlarla
Çok zor olmaz o zaman
Bir kar gibi usulca inmek aşağı
Kimseyi incitmeden
Ama temizce
Belki çok acıtır sonrasında gelen şimşekler
Ama hep bir güneş doğar ardından
Hiç usanmadan ..
Belkide dört mevsim olabilmeyi istemektir önemli olan
Bazen yumuşak ama soğuk
Bazen ıslak ama sıcak

RÜZGAR


Rahatsız etmiyor

Sadece telaşlarını almaya gelmiş

Teslim olmak bu kadar zor olmamalı usulca esen rüzgara

Dalgalarla birleşince mi ürkütüyor diyeceğim

ama en sevdiğindi oysa ki deniz..

Küçükken de hep bunu yapmaz mıydın

Özellikle en büyük dalgayı aramaz mıydı gözlerin bütün gece

Şimdi çok şey değişmiş olmalı

Seni ürküten rüzgar mı deniz mi

Karanlığı sevmediğini biliyorum ama

Rüzgar ancak akşamları geliyor yazın

Keşke elimde olsa izin vermesem seni ürkütmesine

Ne dalgaların ne rüzgarın ne de karanlığın

Her zaman hırçınlığını yansıtanın dalgalar,

Dinginliğini yasıtanın rüzgar olduğunu sen söylemez miydin

Dalgalar büyüdü sanırım

Yada sen küçüldün

Senden biraz yukarı çıktılar mı ürktün

Çünkü hep el üstündeydin sen

Küçüktün ve yönetiyordun

Küçük patron misali

Yada sihirli bir peri, dokunulmazlığı olan

Ama şimdi rüzgar yavaş yavaş okşuyor seni

Dalgalar su çıkarıyor

Gece biraz daha kararıyor

Direnmeden önce biraz alışmaya çalışsan keşke..

SEN

Olman gerektiği gibi olma
Çünkü zaten olamayacaksın
Sadece rahat bırak
Çünkü zaten fazlasını yapamazsın
Öğretilmemiş hiç bir şeyi bilemezsin
Olduğun gibi ol
Çünkü olman gerektiği gibi olamazsın
Zorla olan her şey boşa
Ne kadar güldürse de
Hepsi geçici
Tıpkı günler gibi
Akıp giden zamana engel olamadığın gibi
Saçmalıklar üzerine yazılmışlar
Engellemesin seni
Çünkü tek bedeninde
Tek yürek taşıyorsun
Tıpkı herkes gibi
Nedensiz sorular sorma
Çünkü cevapsız kalınca
Hep üzüleceksin ama boşa
Derdini dinleyen çok olmasa da
Kalıcı olduğunu sandığın
Hep bir kişi vardır yanında
Ama aldanma
Elveda dıyınc deyince bir gün sana
Sakın şaşırma
Çünkü zaten kalıcı değildi
Sadece misafirdi
Hep paylaş
Ama en çok kendine anlat
Tek kişi yaşıyorsun beyninde
En değerli sen ol
Çünkü sen olduğun gibisin
Olmaya çalıştığın gibi değil

Martım

Bir martı gibi mi herşey..
Yoksa bir martı gibi mi olmak istemek..
Sadece özgür özgür ve özgür..
Hep uçmak mı kolay olan
Herşeyi bırakıp kaybolurcasına uçmak..
Kaybedecek hiç bir şeyinin olmaması mı iyi..
Yoksa herşeye sahip olmak istemek mi ..
Elindeki sevginin değerini mi bilmek önemli olan ..
Oysa hiç yapılmayan ..
Hep yok etme çabaları neden ?
Yalanlar üzerine kurulu iki kişi ..
Başkalarına göre bir martının iki kanadı ..
Sanki kopamayacak gibi ..
Ama herşeyin boş olduğu ne zaman anlaşılıyor ..
Çok geç olduğunda mı ..
Hiçbir şeyi hissedemeyecek kadar uyuştuğunda mı ..
Herkesden, herşeyden uzak kalmak istediğinde
Sığınabileceğin yer çok uzak değilse kendinden..
Herşeyi denemeye değer çünkü bir kere geldin..
Hiç birşey bana dokunamaz diyorsa kalbin eğer ..
Hayat çok kısa içinde ne kadar acıda olsa mutlu olucak o kadar cok şey var ki..
Denemeye değer!

25 Ağustos 2011 Perşembe

Sevgili "SEVGİ"

 Nerden gelir bilinmez sevgi ama bazen öyle bir gelir ki içinize oturur, bedeniniz olur, nefesiniz olur, çocuğunuz olur, parçanız olur. İnsan hayata baktığı açıdan görür insanları. Dolayısıyla sevgisini kendi yaratır. Anne, baba sevgisinden bahsetmiyorum tabii ki .. Biraz farklı şeyler hissettirir benim bahsettiğim sevgi böyle bedeninizin her yerinde olur beyninizde, midenizde, kalbinizde, bedeninizde. Aşkın tarifine uyuyor değil mi söylediklerim. Fakat aşktan söz eden kim sevgi diyorum size. Aşık olursun uçuşursun zaman geçtikçe bastığın yanlış adımda saha dışı olursun. Oysa sevmek tanımaktan gelir. Bir insanı tanımadan sevemezsin demiyorum elbet ama sevdiğini zannetmiyorsan yani gerçekten seviyorsan tanıdığın için seviyorsundur. Bayan gözüyle bakıyorum yani azıcık duygusal, pembe bir pencere. Sorumluluk duygunun geliştiğini fark edebilmendir birini sevmek. Her şeyden bir adım öne geçer sevgin. İyilerle karşılaşmamızı diliyorum ancak zirveye de çıkarır uçuruma da çeker sevgi. Öyle anlarım oluyor ki düşündüklerimi yazamayacak kadar hızlı geçip gidiyor içimdekiler. İçimde bir mikrofon olsun istiyorum bu kız konuştukça düşündükçe kaydedilsin, sonra ben çekip alayım içerisinden güzellerini. Sevdiğiniz zaman aç kalmak istersiniz o yesin diye, üstünüzü verirsiniz o üşümesin diye, yardımcı olmak istersiniz o yorulmasın diye hatta bazen mutluluğunuzu vermek istersiniz o da gülsün diye. Enerjiye, burçlara etkilerine inanan bir insanım. Yanımdaki bir insanın suratı asılıyorsa alt üst olurum etkilenirim. İşte sevdiğim kişiyi hep yukarıda tutmak isterim bu nedenle. Sevgim bulaşsın isterim ben durayım o gülsün isterim. Bu konuda vurdumduymaz olan insanlara da gıcık olurum hatta insan seviyorsa yapmalı. Sevdiğini sanan sevememiş insanları düşünün.. Sizinde sevginizin önüne bariyer kurarlar adeta. Yaptırmazlar aratmazlar göndermezler kızarlar trip atarlar ama sözde en yakın arkadaşlardır ‘İYİLİĞİMİZ’ için bizim adımıza savaşırlar. Hey dur arkadaş kime ne sevgi benim ve tek başıma durmak istiyorum onun karşısında. Gurur değildir sevgi. Sevgi tek başınadır karşısında duran tek şeyde sevgi olabilir. Böyle sev aptal ol enayi ol demiyorum. Ölç tart senin hayatın değil mi nasıl sevdiğini bir sen bilirsin sadece sen ve sen . Herkesi sevemezsin zaten mümkün olamaz.. Biri gider biri gelir onu seversin derler ama onu sevdiysen onu sevemezsin. Ötekini daha çok sevebiliyorsan öncekini sevmemişsin zaten. Bayanların çoğunda anaç bir tipleme oluşur. Çok tarafsız bir şekilde aynanın karşısına geçiyorum bazen hani içime mikrofon istiyorum demiştim ya işte bu anlarda daha bir çok istiyorum. Eğriyi doğruyu daha doğrusu “eğrimi doğrumu” tartıyorum ekliyorum çıkarıyorum geriye sabit kalan tek şey sevgim oluyor. Sevmek, sevebilmişsen güzel bir şey. Sevgiyi mümkün kılan tek şeyde sensin..
Hani nolursa olsun estetik önemlidir ya çoğumuz için işte bir bayan olduğumdan mıdır bilinmez ama benim için baya geçerli sanırım bu olay. Tuttuğum kaşığın dahi gözüme hitap etmesini isterim. Artık yemek konusunun estetiğinde ne kadar titiz olduğumu siz düşünün. Bana pastalar, Kurabiyeler, börekler, çörekler olsun salatalar olsun, makarnalar olsun ama özenilmiş olsun yememe gerek yok görüntüsü şöyle bir hoşuma gitse yeter. Şimdilerde de bu tip pasta, börek yapan 'SANATÇI' kimlikli insanlarda artıyor üstelik. 'SANATÇI' dedim evet hatta üstüne basa basa söylüyorum. Bu kadar harikalar yaratmak adeta görsel bir şölen sunmak sanattır çünkü.. Doğum gününüzde çilekli bir pasta yerine görüntü harikası üstelik lezzetli bir pasta yemeyi kim istemez.. Ben bu kadar yazdım yazdım ama aslında bir kişiye gönderme yapıyorum!! Bugün sayfasıyla karşılatığım ve sabahtan şuana kadar pastalarını incelediğim sevgili Deniz Hanım..

Bence harika görünen bu pastaların lezzetlerinden şüphe edersek ayıp olur!!
Kendimi tutamayarak yazdığım bu yazıyla Deniz Hanımıda tebrik etmek istiyorum..





 Bu kadar güzellik bir aradayken herkes bu sayfayı ziyaret etmeli..
http://designofcookie.blogspot.com/

SUSHIMANIA

Öyleyse bu yolculuk  samimi bir sohbetle midemize giden yoldan başlasın. Beni her gören nerene yiyiyorsun, YALAN SÖYLEME!! diyor. Ancak birlikte ikinci kere yemek yediğimizde durumlar değişiyor.. Hmm ok!
Sevdiğim zaman yerim
Yemek yemeyide severimm!!
Hatta yemek yemek gereksiz, zaman kaybı gibi yorumlarada içten içe söylenirim..
Şimdi yemek yemeyi seviyorum dediysem de herşeyi değil. Tuhaf huylarım vardır benim.
Dana eti dışında yiyemem mesela kokulu peynir süt içemem mesela..ama her türlü deniz mahsülüne aynı anda hücum edebilirim. Hele konu çin yemekleri olunca hele birde "SUSHI" olunca hücuuuummmmmmm. Dayanamıyorum, nefesim kesilene kadar yemek istiyorum. İstiyorum çünkü çevremdekiler teşvik ediyor. Sevgilimde tam bir kolik, annem düzeyli bir ilişki sürdürüyor, yakın arkadaşlarımıda peşimden sürüklediğim için hepimiz aynı kutuda sayılırız. Şimdi benim takıntılarım vardır. Bir restoranım varsa sevdiğim, ikinciyi denemem bile ama konu kıramıyacağın insanlar tarafından ele alınınca ve beğenilince benim rota hoooop değişiyor. Hepimizin bildiği bir kaç yer vardır ama heryere gidilip yenmez, ancaaaak sushi denilince artık tek geçerim SUSHİCO'yu seviyorum yiyiorum patlayana kadar yiyiorum. Hele ki o efsane sınırsız menüleri uzakdoğunun mükemmeliyetine teslim olabilmek adına sürüklüyor insanı adeta. Daha iyileri olmadığını savunmuyorum ama ben bu konuya biraz taktım kafayı. Yemekleride güzel üstelik habur hubur gidiyor. Çorbalarını biraz zevksiz buluyorum ama ımmmm sanırım yaz aylarında içmesem olabilir.
     Dayanamadığım lezzet California Roll! Hem balık sevmem ıyy diyenlerinde imdadına yetişen denenmesi gereken bir lezzettir mesela..




İşte şimdi de Crunchy Roll ımm ımmm ımm ımmm dedirten lezzet..



Denemekten ne çıkar diyorum, önyargılı, deneyimsiz, cesaretsiz olanları piste davet ediyorumm!